26 Eylül 2009 Cumartesi

çıkıcaksın bu gece ormanından .
az kaldı...
ilk sabahın neşesi dolacak yine..
sık dişini
dayan ..
biraz daha...

15 Eylül 2009 Salı

siyahtan daha siyah

ders çalışamıyorum...
bugün uzun zamandan beri insanların arasına karıştım...
güldüm...
sinirlendim..
sustum...
konuştum...

iki gündür adamakıllı kitap okuyamıyorum...
cümlelerini özlüyorum...
geldiğin akşamları...
yorgun olduğun uyuya kaldığın gecelerii...
hep erken uyandığın sabahları....
üstelik denize inen yokuştan her gün inişi görüyorum hayalimde..

rasttlantı mı?
bilmiyorum
sen yine de bırakma buklelerimi

göçebeliği hala seviyor muyum...?

ama geçicek biliyorum
bu sonbaharda da seninle geçicek

canımı derinden yaksa da...
çok derinden....

siyahtan daha siyah bir renk olsaydı
daha koyu
o renk olurdum
hatta saçlarımı bile o renge boyar
tüm karanlıklarımı örterdim
geceden bile karanlık saçlarımla

yine de sana gelemezdim....

11 Eylül 2009 Cuma

mutluluğun resmi


”Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?
İşin kolayına kaçmadan ama;
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil;
Ne de ak örtüde elmaların;
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini…
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
1961 yazı ortalarında Küba’nın resmini yapabilir misin?
Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm;
ölsem de gam yemem gayrının
resmini yapabilir misin üstat?”

nazım hikmet

ve tabi zülfü den dinlemek lazım sözleri bir de

6 Eylül 2009 Pazar

le petit prince


And now here is my secret, a very simple secret: It is only with the heart that one can see rightly; what is essential is invisible to the eye."

Ve işte sırrım: Bu çok basit. İnsan gerçekleri sadece kalbiyle görebilir. En temel şeyi gözler göremez.”
“Temel olan şeyi gözler göremez” diye tekrarladı küçük prens. Öğrendiğinden emin olmak istiyordu.


ve sonra belki sana şöyle der uzaklaşırım yanından....


"Geceleri gökyüzüne baktığında, yıldızlardan birinde benim yaşadığımı ve orada gülüyor olduğumu bileceksin. Bu yüzden sana sanki bütün yıldızlar gülüyormuş gibi gelecek. Bütün dünyada yalnızca senin gülen yıldızların olacak. “

Ve bunu söyledikten sonra yine güldü.

“Ve üzüntün geçtiğinde – çünkü zaman bütün acıları iyileştirir- beni tanıdığına memnun olacaksın. Daima benim dostum olarak kalacaksın. Benimle birlikte gülmek isteyeceksin. Ve zaman zaman, sadece bunun için gidip pencereyi açacaksın... Gökyüzüne bakarken güldüğünü gören arkadaşların buna çok şaşıracaklar. Sen de onlara: “Ah, evet, yıldızlar beni hep güldürürler” diyeceksin. Onlar da senin deli olduğunu düşünecekler. Görüyorsun, sana ne kadar kötü bir oyun oynadım...” Ve bir kez daha güldü.

“Aslında ben sana bir sürü yıldız değil de, kahkaha atabilen bir sürü zil vermiş gibi oldum.”


Little Prince / Antoine de Saint-Exupéry

Hep sevdim küçük prensi.. hayatımda dönem dönem birkaç kez ve üst üste okudum sayfalarını...

4 Eylül 2009 Cuma

süt

bugün ablam evde malum operasyon geçirdi... süt koymuş nesquikli ister misin dedi... gözlerim parladı... istemez olur muyum dedim gittim bi sürü koydum... sonra içerken sebepsiz sen düşüverdin aklıma...sırıttım sırıttığımı farkedince bi daha sırıttım... eskiler geldi aklıma içerken güzel şeyler, eski bir tat uzun zamandır tatmadığım ve güzel şeyler aklıma geldiğinde sen de geliverdin birden ne garip... kocaman bir gülümsemeyle hem de ... hakkaten garip...

1 Eylül 2009 Salı

"Ya tüm çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmalardan başka hiçbirşey gerçek değildir."

albert camus

1000

"1000 yıldır tanır gibiyim seni hiç tanımamama rağmen... Hisler önemlidir benim için duruş hayata bakış... Hepsi sanki 1000 lerce yıl öncesinden tanıdığım bir ruha ait...

Aynı rüzgarla uzaklaşmışız sanki sonsuzdan ve aynı çınar altında soluklanıyoruz... İki göçebe gibi belkide :/

Bir soluk alma telaşında çıkınımızdakileri paylaşıyoruz..."


başka ne denir ki...